Çin, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu sırasında düzenlenen iklim zirvesinde 2035’e kadar sera gazı emisyonlarını %7-10 azaltma sözü verdi. Devlet Başkanı Şi Cinping, ayrıca ülkenin rüzgâr ve güneş enerjisi kapasitesini 10 yıl içinde 6 kat artıracağını açıkladı. Bu sayede Çin’in enerji tüketiminde fosil dışı kaynakların payı %30’un üzerine çıkacak.
Bu açıklama, dünyanın en büyük emisyon kaynağı olan Çin’in ilk kez “artış sınırlandırma” yerine kesinti hedefi koymasıyla tarihi bir adım oldu. Şi, konuşmasında ABD’nin Paris Anlaşması’ndan çekilmesine üstü kapalı bir eleştiri yönelterek, “Yeşil ve düşük karbonlu dönüşüm çağımızın trendidir. Bazı ülkeler bu trende karşı çıksa da uluslararası toplum kararlılıkla yoluna devam etmelidir” dedi.
ABD Başkanı Donald Trump, bir gün önceki konuşmasında iklim değişikliğini “aldatmaca” olarak nitelendirerek bilim insanlarını hedef almış ve anlaşmadan yeniden çekilme kararını savunmuştu. Uzmanlara göre bu tavır, “karbonsuz enerji pazarını Çin’in tekeline bırakmak” anlamına geliyor.
Ancak çevre grupları ve gözlemciler, Çin’in duyurduğu azaltım hedefini “yetersiz” buldu. Çin’in hızlı yenilenebilir enerji ve elektrikli araç yatırımlarına rağmen, beklenen %30’luk kesinti hedefinin açıklanmaması hayal kırıklığı yarattı.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Paris Anlaşması’nın küresel sıcaklık artışını 4°C’den 2,6°C’ye indirmede rol oynadığını hatırlatarak, “Şimdi 2035 için çok daha ileri ve hızlı planlara ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.
Avrupa Birliği, 2030’a kadar %55 emisyon kesintisi yolunda ilerlediğini ve 2035 için %66-72 arasında bir hedef açıklayacağını duyurdu. Brezilya, Avustralya ve ada ülkeleri de yeni hedefler ortaya koysa da, çevre otoriteleri bu planların iklim krizinin ciddiyeti karşısında hâlâ yetersiz olduğunu belirtti.