Wall Street’teki güçlü toparlanma ve doların yükselmesi, ABD varlıklarının yurtdışındaki pazarlara kıyasla daha iyi performans gösterebileceği konusunda yatırımcıların endişelerini gidermedi. Trump yönetiminin imzaladığı ticaret anlaşmaları, hisse senedi piyasalarını rekor seviyelere taşırken, doların değer kaybı ve büyüyen bütçe açığı, ABD finansal piyasalarının küresel anlamda en iyi getirileri sağlayacağına dair inancı sarstı.
Birçok yatırımcı için, on yılı aşkın bir süredir “Amerikan istisnacılığı” inancı, ABD’nin demokratik sistemi ve büyük likit sermaye piyasalarının eşsiz avantajlar sunduğu fikri değişmemişti. Ancak, gümrük tarifeleri konusundaki belirsizlik bu güveni sarsmaya başladı. Trump’ın AB, Japonya ve Güney Kore ile yaptığı anlaşmalar bazı rahatlamalar sağlasa da, ABD başkanı, diğer büyük ticaret ortaklarıyla anlaşma yapma ya da yeni tarifeler getirme konusunda 1 Eylül’e kadar son tarih belirledi.
Ticaret savaşlarının etkisi, bu yılın başlarında Trump’ın tarifelerle ilgili açıklamaları sonrası yeniden değerlendirmelere yol açtı. ABD piyasalarının durumu “biraz yara almış gibi” görünüyor, diyor State Street Global Advisors’tan Lori Heinel.
Mayıs ve Haziran aylarında yapılan bir ankette, 4,9 trilyon dolarlık varlık yöneten birçok kurumsal yatırımcının, ABD pazarına olan uzun vadeli stratejik tahsisatlarını azalttığı görüldü. ABD pazarına olan iyimserlik, Avrupa, Çin ve diğer gelişen pazarlarla karşılaştırıldığında geriledi.
Gümrük tarifeleri etkisinin hala tam olarak anlaşılmadığını belirten CoreData, ABD’nin ticaret politikalarının ekonomik büyümeye olan etkisini gözden geçiriyor. S&P 500 endeksi, 27,2% artış göstererek yeni rekorlar kırsa da, %49’u ticaret tarifelerinin piyasalar üzerindeki etkisini yeterince ciddiye almadığını düşünüyor.
ABD’nin doları dünya rezerv para birimi olarak zayıflayabilir. Macquarie Group’tan Thierry Wizman, bu durumu “ABD’nin serbest ticaret aracısı rolünü kaybetmesiyle bağlantılı” olarak değerlendiriyor. Ayrıca, Trump’ın faiz oranları üzerinde politik baskı kurma çabaları ve hükümetin devasa bütçe açığı, uzun vadeli devlet tahvillerinin daha yüksek getiri talep etmesine neden olabilir.
Teknolojik yenilikler ise, ABD’nin hala en yenilikçi ve karlı şirketlere sahip olmasını sağlayarak, yatırımcıların karamsar görüşleri aşıyor. Ancak, Avrupa borsaları bu yılın Mart ayında ABD’yi geride bırakmışken, her yeni ticaret anlaşması ile aradaki fark daraldı ve STOXX 600 ile S&P 500 neredeyse başa baş durumda.
Teknoloji, piyasaların geleceğinde belirleyici faktör olarak öne çıkıyor. Yapay Zeka entegrasyonunun henüz erken aşamalarda olduğu belirtiliyor.