Wolf Alice, İngiltere müzik sahnesinde kendi liginde oynuyor. Grup, yeni albümleri “The Clearing” ile dördüncü kez üst üste Mercury Prize adaylığı alarak tarihe geçti — bunu daha önce Arctic Monkeys, Radiohead veya Pulp bile başaramamıştı.
Vokalist Ellie Rowsell, Nashville’den BBC’ye yaptığı açıklamada bu başarıya rağmen “garip bir şekilde endişeli” olduğunu söylüyor. 2018’de ikinci albümleriyle ödülü kazandıklarında bile sahnede heyecandan konuşmakta zorlanmıştı.
Sahnede enerjisiyle parlayan Rowsell, şarkı sözlerinde ise çoğu zaman yalnızlık, öz şüphe ve içsel çatışma temalarına yer veriyor. Yeni albümdeki açılış parçası “Thorns” da bu kırılgan yanını ortaya koyuyor.
“Bir albüm, sanatın zirvesidir”
Gitarist Joff Oddie, “Bizim dünyamızda iyi bir albüm yapmak, sanatın en yüksek biçimlerinden biridir” diyerek grubun albüm odaklı yaklaşımını vurguluyor. Bu bakış açısı, onları National Album Day’in elçileri olmaya da taşımış.
Wolf Alice üyeleri, The Velvet Underground & Nico, The Streets – A Grand Don’t Come For Free ve Brian Eno – Music For Airports gibi klasik albümleri ilham kaynakları arasında gösteriyor.
Tarz Değişimi: 70’ler Esintili Yeni Dönem
2010’da folk ikili olarak başlayan grup, zamanla alternatif rock’a evrildi. 2015’teki My Love Is Cool ve 2021’deki Blue Weekend sonrası gelen “The Clearing”, grubun şimdiye kadarki en olgun işi olarak görülüyor.
Los Angeles’ta Greg Kurstin (Adele, Foo Fighters) prodüktörlüğünde kaydedilen albüm, 70’ler soft rock tınılarını, zengin armonileri ve güçlü melodileriyle harmanlıyor. Eleştirmenlerin bir kısmı sert gitar sound’unun eksikliğini eleştirse de, albümün derinliği ve olgunluğu dikkat çekiyor.
“Artık kim olduğumuzu biliyoruz”
Rowsell, “Belki biraz tarz değişimi oldu ama bu, sadece o dönem ne dinlediğimizin bir yansımasıydı,” derken, Oddie ekliyor: “Artık büyük bir grup olma fikrini kabulleniyoruz — en azından tamamen bir grup olduğumuzu.”
Wolf Alice, The Clearing ile artık sadece alternatif sahnenin değil, ana akım müziğin de en iddialı isimlerinden biri haline geldi.